4 Aralık 2010 Cumartesi

KİLİSE NEDEN KARŞI?

kilise kurumu (Hıristiyanlığı temsil eden din adamları sınıfı) son peygamber Hz. Muhammed’i neden kabul etmiyor?
Aslında bu sorunun cevabı gayet açık. Zeitgeist’te de belirtildiği gibi (ki onlar “din” demişler ancak söz konusu olan Kilise Hıristiyanlığı, daha özelde ”kilise”dir)  “kilise” milyar dolarlarla oynar, hiç vergi vermez ve sorgulanamaz. Kilise; Hıristiyanlık, Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olduğundan beri insanları, “yönetimi elinde bulunduranlarla beraber” sömüren bir kurum olmuştur. Bu bugün de geçerliliğini devam ettirmektedir. Kilise biliyor ki; son peygamber Hz. Muhammed ve onun tebliğ ettiği din İslam, kilisenin kurmuş olduğu denetim ve sömürü düzeninin devamına engeldir. İslam’da Allah ile kul arasına hiç kimse giremez, kul ibadetinde de duasında da doğrudan doğruya rabbi ile kendisi muhataptır. Bu durumun insana vermiş olduğu özgürlük hissi ise kilisenin “kölelik sisteminin” çökmesidir.
Yukarıdaki ilk sorumuzun cevabını aramaya geçmeden önce bir parantez açalım. Sıradan insanların tabiatında “üstün bir takım meziyetleri olan insanları” mitleştirme-ilahlaştırma temayülü vardır. Tarihte birçok mitolojik kahramanın, ilahlaştırılmış kadın ve erkeklerin-tanrı ve tanrıçalar- varlığı insanın bu zafiyetinin eseridir. İnsanın bu zafiyetini çok iyi bilen son peygamber Hz. Muhammed ashabına yer yer şu uyarılarda bulunmuştur; “Hıristiyanların Meryem oğlu İsa’yı ilahlaştırdıkları gibi siz de sakın beni ilahlaştırmayın, ben kurulmuş et yiyen bir kadının oğluyum, bana sadece Allah’ın kulu ve resulü deyiniz.”
Ne kadar harikadır ki Hz. Muhammed kulluğunu resullüğünden önce vurgulamıştır.
Bu durumun kuranda da güzel bir örneği vardır. İnkârcılar; Allah bir beşeri mi resul olarak gönderdi diye sorarlar. Kur’an’da verilen yanıt müthiştir; “yeryüzünde gezip dolaşanlar melek olsa idi biz de resul olarak bir meleği gönderirdik”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder